30 Mart 16-17 Nisan Şehitlerini Anıyor, Umudu Yenilmez Kılıyoruz!
Tam 49 yıl önce idi.
Tam 49 yıl önce dünyanın Türkiye’sinde yine zulme kafa tutuyordu yiğitler.
Tam 49 yıl önce Türkiye'nin Kızıldere'sinde Anadolu ihtilalinin yeni rotası çiziliyordu.
"Biz Buraya Dönmeye Değil, Ölmeye Geldik" sözü bir halkın, bir ülkenin, hatta dünyanın kaderini değiştirecek kilit bir söz olarak tarihe kaydediliyordu.
Çünkü Kızıldere'de ölmek
Anadolu halklarının geleceğini belirlemek idi.
Kızıldere'de ölmek
Sosyalizm düşüncesini, silahlı kurtuluş çizgisini ebediyen Anadolu topraklarında yaşatmak demekti..
Kızıldere'de ölmek
Ardından gelen her yeni günde, her yeni zamanda "artık bitti" denilen yerde yeniden doğmaktı..
DOĞDULAR….
Kızıldere'de ölenler, savaşın kaldığı yerden süreceğinden bir an bile tereddüt etmediler..
Kararlılıklarının, kahramanlıklarının, fedakarlıklarının kaynağında bu vardı. Artlarından gelenler onları yanıltmadı..
Tohumlar filiz verdi...
1984-96-2000 Ölüm Orucundan, 12 Temmuzlara, 16-17 Nisan Çiftehavuzlar’dan, Parti Kuruluş Kongresine, Sibel Yalçın, Erdal Dalgıç, Muharrem Karataş ve Alişan Şanlıdan, Elif Şafak Bahtiyara, Umudun adı olup dağlardaki Şahanlarımızdan, Helin Mustafa İbrahim ve Ebru’lara...
Ve daha onlarca imha saldırısından yara-bere içinde ama alnı ak, başı dik çıktılar.
Bugün eğer " 49 yıl önce" diye kurabiliyorsak cümlelerimizi ve her geçen yıl sadece sayı değil, umut da, kurtuluş düşüncesi de büyüyorsa..
Kim diyebilir ki 10'lar ÖLDÜLER...
O kadar çok duyduk ki Yüzlerce katilin karşısında Binlerce merminin, bombanın karşısında. Kimi zaman birkaç kişi, çoğu zaman tektiler Ama asla ve asla teslim olmadılar.
Bazen kanlarıyla duvarlara emanetlerini işlediler. Ya da tilililerle karşıladılar ölümü..
Bütün dünya koyu bir umutsuzluğun, inançsızlığın ortasındayken onlar orak-çekiçli yıldız dalgalandırdılar göklerde Meydan okudular " VARSA CESARETİNİZ GELİN" diye..
Bazen yangınlar ortasında, alevler içinde zafer işaretleriyle düşmanlarını bile şaşkına çevirdiler.
Bazen insan aklını alt-üst edip yüzlerce gün açlığa yattılar.
49 yıldır onlarca kez kuşatıldılar Ve her kuşatmada onlarca üs , meydan, sokak, koğuş bir direniş kalesine çevrildi..
49 yıldır yüzlerce kez şehit düştüler. Ve her şehit düşen yeni bir halka ekledi geleneğe..
Her biri Parti-Cephe çizgisinde yeni bir adım attılar. Her biri Anadolu ihtilalinin zaferine daha da yakınlaştırdılar..
Yeni bir dünyanın, bağımsız bir ülkenin tuğlaları oldular.
Bu geleneğin kökleri Baba İshaklarda, Bedreddinlerde, Pir Sultanlardadır..
Kökler '71 Haziran'da Maltepe'den, '72 Şubatında Arnavutköy'den ve '72 Mart'ında Kızıldere'den Anadolu'nun dört bir yanına ulaştı.
Parti-Cepheli kanının akmadığı bir toprak parçası, direniş sloganlarının yankılandığı bir parça gökyüzü kalmadı Anadolu’da..
10'lar güneşimiz, 10'lar kurtuluş meşalemiz, 10'lar Mahir Hüseyin Ulaş 10'lar gibi ideolojik moral değere sahip olmak onları emperyalizm ve oligarşi karşısında daha güçlü kılıyor..
Kızıldere olduğu içindir ki, 10'ları kimse ama kimse yollarından alıkoyamıyor.
Gelenek büyüdükçe Umut da büyüdü, inanç da
Çünkü hepsi aynı şiarın yankısıydı..
YA ÖZGÜR VATAN YA ÖLÜM...
Ulm Halk Cephesi