Liévin Şehrinde, 45 Yıl Önce 42 Madenci Ölüme Gönderildi
Yaşanan bu katliamın ardından öncelikle yaşamını yitiren 42 madenci unutuldu, ardından art arda maden ocakları kapatıldı ve maden emekçileri işsizlikle yüz yüze bırakıldı dönemin Cumhurbaşkanı Valéry Marie René Giscard d'Estaing ve Başbakanı olan Jack Chirac hükümeti tarafından.
42 kişinin hayatından sorumlu olan aslında Fransa Maden İşletmeleriydi! Ancak ne yapılan kontroller, ne alınan güvenlikler ne de çalışma koşulları gözler önüne alındı.
42 kişinin hayatına mal olan, 42 cenazenin çıkmasına neden olan katliamda tek bir sorumlu olarak işletmekle hükümlü bir kişi 42 canın ölümünden sorumlu tutularak 10 000 Frank cezaya çarpıtıldı.
O dönem ülkeyi yöneten ve Fransa Cumhurbaşkanı olan Valéry Marie René Giscard d'Estaing ise cenaze törenlerine katılmayarak, ülkede yas ilan etmeyerek yerine dönemin Başbakanı Jack Chirac’ı gönderdi.
Çünkü Giscard d'Estaing kendi sorumluluklarını biliyordu yaşanan katliamda! 45 yıl aradan sonra Sorj Chalandon isimli yazar yaşanan katliama ilişkin bir kitap yazarak gerçekleri yazdı.
Chalandon 45 yıl önce 42 madencinin hayatını kaybettiği olaya ilişkin neden bu romanı kaleme aldığını şu sözlerle dile getirdi; “Madenciler her sabah olduğu gibi yer altına inmeye başladı. İşçilerin indikleri kuyunun ismi Sanit-Ame, Liévin'in 3. kuyusuydu. Madenciler o gün kuyuya indiklerinde ki günlerdir bu kuyuda bir gariplik vardı. Nefes alınamıyordu bu kuyuda. Aslında sadece günlerce değil de haftalardır bu kuyuda bir garip havanın olduğu nefes almakta zorlandıklarından dolayı madenciler şikâyetçiydiler. Emekçiler inmek istemiyorlardı aslında, zaten kuyunun kapatılması söz konusuydu. Bu kuyunun güvenliği alınmamıştı, havalandırma sistemi çalışmıyordu. Kontrol edilmesi ve gözden geçirilmesi gerekiliyorken yapıldığı bilinmekteydi. Yılsonu bayramlarından dolayı 4 gündür çalışmayan madenciler, 27 Aralık günü yer altına inerken, aslında maden kuyusuna inemiyorlar o gün. Bir ateş kuyusuna iniyorlar! En küçük bir kıvılcımda patlama durumu olan kuyu o gün alev alarak yandı. Her şey yandı. 42 kişi ölmedi aslında. İnilmemesi gereken bir kuyuya gönderilen 42 işçi ölüme gönderildi! Bu 42 kişinin ölümden sorumlu ise Fransa Madenciler işletmecileriydi! Fransa tarihinin en büyük maden faciasıydı. En çok üzücü olan ise olaydın hemen ardından Liévin'de katliam ülke genelinde yapılması gereken bir yas olmadığını öğrendik. Oysa 42 kişi yaşamını yitirmiş, 42 tabut ve Fransa devletinin döneminin Cumhurbaşkanı Valéry Marie René Giscard d'Estaing 42 madencinin cenaze töreni için olay yerine gelmemektedir. Ne de ülkede yas ilan etmektedir. Kendisinin yerine dönemin Başbakanı Jack Chirac'ı gönderdi. Aslında bu 42 can hiç birşey uğruna öldü. Bu 42 kişi unutuldu. Olayın ardından açılan soruşturma sonucunda ise bir kişi sorumlu olarak seçildi. Bu kişi ise madenin işletilmesinde görevlendirilen ve ismi ise Coquide idi. Bu kişi ise 10 000 Frank cezaya çarpıtıldı. 42 canın hayatına karılık ise 10 000 Frank kendisine ceza kesildi. Fransa Maden İşletmeleri ise olaydan sorumlu tutuldular ancak suçlu bulunmadılar! Bu şekilde dava katıldı. Ard arda maden kuyuları kapatıldı. Fransa'da maden işletmeleri sayfası bu şekilde çevrildi. İnsanlar aslında bu olayın ardından emekçilerin işlerinin sonu olduğu ve madenlerin kapatılması olarak göremediler. Ben bu romanı yazmanın nedeni ise Lievin'de yaşananların duyulması ve yaşandığını göstermekti. Başka biri Levin'de yaşananlar üzerine bir roman yazsaydı ben yazmazdım! Kendime şunu söyledim, işte öyle bir dünyada yaşıyoruz ki işe çalışmaya giderken ölebiliyorsun! Çalışma yeri bir haysiyet yeridir! Ancak o gün ise toplu ölüm koyusu oldu.”
Tarihler 27 Aralık 1974’te saat 06.30’da Levin ‘de katliam yaşandığı olay yerine gelen sağlık ve güvenlik ekipleriyle birlikte ise madeni işletmekle hükümlü yöneticilerde panik bir şekilde yerlerini almaktadırlar. Maden yöneticileri ise basın ordusunun uzattığı mikrofonlara öncelikle bir 'toz dumanının meydana geldiği' ve 'önemli' bir durum olmadığı açıklaması yapılır. Durumun ağır olduğu 42 kişinin yaşamını yitirdiğinin duyulmasıyla bu seferde "kazadır" açıklaması yapılmaktaydı mühendisler tarafından. Oysa Levin'de yaşanan bir katliamdı!
Levin’de bu ilk kaza değildir! D aha öncede 3. kuyuda 1945'de 9 kişi yaşamını yitirmiş, 1957'de ise grizu patlamasında 10 kişi yaşamını yitirmiş ve aynı yıl 7. kuyuda ise 1965 yılında ise 21 kişi hayatını yitirmişti.
Katliamın duyulmasının ardından İşçilerin Genel Konfederasyonu (CGT)'ye bağlı Maden-İş Genel Sekreteri Achille Blondeau hayatını kaybeden 42 madencinin yaşamını yitirdiğini duyurarak, yeraltında çalışma koşullarının, güvenliğinin, sağlığın düzetilmesi için bir günlük iş bırakma eylemi çağrısında bulundu. Achille Blondeau'nun çağrı ülke genelinde yankı bularak, bir günlük madenciler eylemde bulundu. Bu eylemle Achille Blondeau, kapatılacak, kullanılmayan maden kuyularında da denetimlerin yapılmasını istedi. Aynı gün olaya ilişkin soruşturma açılırken, cenazelerin defnedilmesinden sonraki gün ise CGT ve FO sendikaları davalarda sivil tarafında yer alacaklarını duyurdu.
27 Aralık 1974’te açılan soruşturmanın ardından verilen hukuk mücadelesi sonucu dava 1981 tarihinde sonuçlandı. Devlet madencilerin ve CGT sendikasının verdiği hukuk mücadelesi sonucu Fransa tarihinde ilk kez özel sektörde yer alan bir maden şirketi cezalandırılmış oldu!
Achille Blondeau, sendikacı ve Fransız Komünist olan Blandeau 9 Temmuz 925 Fransa’nın kuzeyindeki Auby’de dünyaya geldi. Yirmi yıl boyunca CGT sendikasının yer altı (maden-iş) genel sekreterliğini yaptı. Fransa’da 1941, 1948 ve 1963 yıllarındaki Fransa’nın en büyük maden emekçilerinin grevlerine öncülük etti. Achille Blondeau, 21 Eylül 2019 tarihinde ise Fransa’nın güneyindeki Cap Ferret şehrinde yaşamını yitirdi. Ömrü boyunca babası ve dedesi gibi madencilerin haklarını savunmak için mücadele etti.
Bundan 45 yıl önce Liévin'de katledilen 42 maden emekçisini ve geçtiğimiz 21 Eylül’de madencilerin hakları için bir ömür mücadele ettikten sonra yaşamını yitiren Achille Blondeau’yu saygı ile anıyoruz.